Seçim Bildirgesi Mizahla diktatöre diz çöktüren gençlere adandı… HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Ağustos ayında Aydın’a en fazla ithalat Çin’den yapıldı HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
1 Kasım Milletvekili Genel Seçimi nedeniyle yaz saati uygulamasının sona ereceği tarih, 25 Ekim’den 8 Kasım’a ertelendi.
HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Didim Yöresi Engelliler Derneği’ninde Katılımcısı olduğu Sistem Jenerasyon organizasyonu ile Avrupa Birliği Komisyonu desteğini de alan olan Engelsiz Fest yaklaşıyor. HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Akbük’de Fadıl Akgündüz’e ait İslami konsepte hizmet veren 4 yıldızlı otelde İstanbullu bir firmanın iddalara göre yaklaşık 4 milyon lira alacağına karşılık koydurduğu haciz işlemi, Didim İcra Müdürlüğü ekiplerince gerçekleştirildi. HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
15 Eylül 1964 Salı günü Konya ilinin Karapınar ilçesine bağlı Akçayazı köyünde günlüğüme “Mesleğe resmen bugün girdim” diye yazdım. Şöyle devam ettim:
“İlk kez, emeğim geçecek, umuru üstümde olan ve yetişmelerinden sorumlu olduğum yavruları elime aldım. Derse başlamak için o kadar eviyordum ki! Yerimde duramıyordum. Hemen çocukları toplamaya giriştim. İmam evlere duyurmaya gitti. Zili çaldım. Sağdan soldan giyinişlerine özen gösteren ve bu mutlu başlangıçta mutluluk duyduğunu belirten çekingen çocuklar sağdan soldan gelmeye başladılar. Kızlar bir türlü gelmiyordu. Ben çağrıldıkça kaçıyorlardı. Peşlerine bile düştüm ama evlerine girdiler. Kapılarda rastladığım kadınlara çocukları göndermelerini söyledim. Onlar içkilliydiler. “Kocaman kızlar hoca. Öğretip de hoca mı yapacaksın?” dediler. Kocaman dedikleri kızlar 10-11 yaşlarındaydı. Zaten daha yukarıdaki yaşlarda olanları yazmamıştık. Bugün 20-22 çocuk göçmen evlerinin birinin önünde toplandık. Ben sandalyeye oturdum. Onlar önüme yere oturdular. Önce kendi adımı söyledim. Onlara adlarını sordum. Küçükler, adlarını söylerken bile şaşırıyorlardı. Küçüklerden yedisi kızdı. Yanı başımda küçük bir grup yapmışlardı. Yalnız birinin önlüğü vardı. Babaları erkeklerden de kızlardan da önlüğü olmayanların önlüklerini almak için Karapınar’a ya gitmiş, ya gideceklerdi. Adamlar çocuklarının eksikliklerini bir eksiksiz alıyorlar. Hatta ben mecbur koşmadığım halde birer meşin çanta da alıyorlar. Temizlik yoklaması yaptım. Kulakları, elleri, ayakları bütün pislik içindeydi. Temiz olmalarını söyledim ve nasıl temizleneceklerini anlattım. Andımızı ve Postacı şarkısını öğrettim. Tamamını öğrenemediler tabii. Süren Kim oyununu öğrettim ve oynadık. Sıra olmayı, yürümeyi öğretmeye çalıştım. Akçayazı’nın ilk kez öğretmen gören, okul programı gören bu çocukları pek acemiydiler. Sıraya giremiyorlar, çoğu sağlarını sollarını bilmiyorlardı. Bu ilk gün böyle geçti. Mesleğin ilk gününde kırık dökük birkaç duygu ileriki günlerin anılarına ve duygularına katılacak.”
O yılın 1 Temmuz günü 6 yıllık Lâdik Akpınar İlköğretim Okulu’nu bitirmiştim. “Atanmak istediğin yerler” soruna “Urfa, Diyarbakır, Mardin” diye yanıt vermiştim. Memleketin en geri kalmış bölgelerine gidip çocuklarını yetiştirmek, köylüleri de aydınlatıp uyandırmak gibi zapt edilmez bir ülkü ile donanmıştım. Altıncı sınıflar adına mezuniyet konuşmasını da ben yapmıştım. Bu duygularımı orada da dile getirmiştim. Heyecanım konuşmamın her cümlesine yansıtıyor ve dinleyicilerden bazılarını da ağlatıyordu: Altı yıl önce daracık dünyalı köy çocukları olarak bu okula gelmiş ve hümanizmin derin kirizmasından geçmiştik. Şimdi görevimiz geride kalanları kurtarmaktı. Anadolu perişan durumdaydı. Anadolu insanı bozkırın yağmura susamışlığı gibi ışık ve bilim sağanağını beklemekteydi. Halkın alın teri ile kurulmuş bu okullarda yetişen biz halk önderleri, ulusun önüne geçecek, onu kurtaracaktık. Böyle bir ateşle Anadolu’ya dağılıyorduk. Bizimle birlikte Türkiye’nin bütün okullarında ziller çalacaktı. Ardımıza bakmadan gidiyorduk. Bu yolun yolcusuna dönüş yoktu. Nura doğru can atan bir insan seli yaratmadıkça, her bucağı mutlu insanlardan kurmadıkça görevimiz bitmeyecekti. Gerekirse kendimizi Zap Suyu’na vermekten kaçınmayacaktık. Her birimizin mezarı bir köyde kalacaktı. Türk zaferlerinin en büyüğü, gerilikle yapılan bu savaşta kazanılacaktı. Bozkırı şenlendirecek ve Anadolu’da dünya cenneti kuracaktık…
HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Ankara’daydım…
Ankara’da gördüğüm yüzleri, sanki Didim’de de görmüş gibiydim…
İnsanları çevirip: “Sizi Didim’de görmüş olabilir miyim”diye sorasım geldi.
Ankara’da çocuklarımızın, torunlarımızın yanındaydık… HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Aydın’da en fazla konut satışı 3943 tapu ile Kuşadası’nda 3061 ile İkinci Sırada Didim’de gerçekleşti HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Türkiye Diyanet Vakfı Didim Şubesi Kurban Bayramında Didim’den toplamda 1334 adet kurban derisi topladı. HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Germencik’te 13 Eylül ile 21 eylül günleri arasında girdikleri 3 farklı evden 80 k 210 kg ve 30kg olmak üzere toplam değerinde 5200 TL olan 320 kilo kuru incir çalan şahıslar yakalandı. HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Son Yorumlar