Bitsin şu gamsız gafletin gecesi,
Kulağını iyi aç duy bu sesi,
Bak ne diyor ahir zaman nebisi;
‘’Hiç ölmeyecekmiş gibi,
Dünya işi için çalış oğlum.
Yarın ölecekmiş gibi
Ahrete hazırlıklı olun.’’ HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Doğru oturalım, doğru diyelim.
Gerçeği saptırıp, kıvırmayalım.
Hakkımız olanı zevkle yiyelim.
Arıyı baldan ayırmayalım.
Saadeti beraber arayalım.
Refahı birlikte yakalayalım.
Yapıcı olalım, hiç yıkmayalım.
Bülbülü gülünden ayırmayalım. HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Didim Apollo mabedi görevlisi olan Fuat Satılmış anlatıyor:
Mabede giriş yapılan kapıdan, mabede bir merdivenle iniliyordu. Şimdi de merdivenle iniliyor fakat 1968’li yılarında o merdiven şimdiki gibi değildi. Yamuk ve düzensiz sıralanmış dar taşlardan bir tehlikeli merdivendi.
Bir gün Cevat Şakir, bir kafile turist ile geldi. Fakat ne yazık ki işlemler yapıldıktan sonra Cevat Şakir o merdivenden düştü. Bereket ki, nasıl olduysa hafif bir kazayla kurtuldu. Az daha hastanelik oluyordu.
Merdivenin düzene sokulması için gereken makamlara müracaat ettik. Fakat epeyce bir zaman tedbir alınmadı. Cevat Şakir adet edindi. Her Didim’e gelişinde, ‘’Merdiven yapıldı mı?’’ ,diye evvela soruyordu.
Not: Bazı turistler zaman zaman düşüyordu.
MURAT KAFADAROĞLU
Doğru oturalım, doğru diyelim.
Gerçeği yamultup, kıvırmayalım.
Hakkımız olanı zevkle yiyelim.
Arıyı baldan ayırmayalım.
Saadeti beraber arayalım.
Refahı birlikte yakalayalım.
Yapıcı olalım, hiç yıkmayalım.
Bülbülü gülünden ayırmayalım. HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Yıl 1978, Milas’ın içinde bir yolcu minibüsü Söke tarafına doğru hareket etmeye hazırlanıyor. Şoför, yolcuların bagaj eşyalarını topluyor. Yaşlı bir adam şoföre yaklaşıp şöyle söylüyor:
- Şoför sen misin?
- Evet, benim.
- Minibüs Söke’ye mi?
- Ben Pafıya gadağ vağcem, yer vağ mı?
- Yer var. Geç arka koltuğa otur.
İhtiyar, arka koltuğa oturdu ve güzelce arkasına yaslandı. Az sonra diğer yolcular da bindiler. Arkada oturan ihtiyar, şoföre seslendi:
- Haydi baken şoföğ, dahte ende ğene baken.
‘’Yani, minibüse eşek gibi deh de.’’
Farklı yörelerde kullanılan farklı şiveler bazen yanlış anlaşılsa bile kültürel zenginliğimizdir.
MURAT KAFADAROĞLU
Cevat Şakir’i bir yazar olarak 1960 yıllarında tanıdık. Bodrumlu oluşu daha da dikkatimizi çekti. Fakat bazı zamanlarda onun ‘’Cevat Şakir Kabaağaçlı ’’ diye anıldığını ve bazen de ’’ Halikarnas Balıkçısı ‘’ diye anıldığını duyduk.
Eskiden turizm diye bir şey bilinmiyordu. Tabiî ki güzel, yeterli yollar da yoktu. Yolcu taşıyacak araçlar da yetersizdi. Yolların çoğalıp, düzene sokulmasıyla ve araçların da artışı turizmin gelişmesinde etkili oldu.
Cevat Şakir, Bodrum tarafından gelen turist kafilelerine bir rehber tanıtıcı olarak Didim Apollo mabedine gelen turistlerle çok defa Didim’e geldiğini gördük ve duyduk.
NOT: Cevat Şakir Kabaağaçlı, yazarın nüfustaki adıdır. Kendisi Bodrum’da süngercilik, balıkçılıkla sağladığı için kendisine Haliarnas Balıkçısı diye bir lakap takıldı.
MURAT KAFADAROĞLU
1950’li yıllar ilkokul öğrencisi olarak ya ikinci veya üçüncü sınıfta Yenihisar Cumhuriyet İlkokulu’nda öğrenciydim.
Öğretmenlerimiz bir gün; ‘’Çocuklar, sulu batak yolunda mermer taşından yapılmış büyük bir arslan heykelini topraktan çıkarmışlar. O heykeli görmeye hepimiz birden okulca gideceğiz. Hazır olun.’’ , dediler. Hepimiz gitmek, gezmek için meraklandık.
Bugünkü Mavişehir ve AYDİD sitesi ile Barış-tur sitesinin kurulduğu alana sulak ve bataklık olduğu için biz sulubatak diyorduk. HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
APOLLON MABEDİNE İKİNCİ GÖREVLİ OLARAK HÜSAMETTİN DOĞRUL GÖREVE ALINDI
Turizmin ağır ağır gelişmesi ve Apollon mabedine gelen turistlerin çoğalması neticesinde harabe girişi kapısında görev yapan bir görevli memurun yetersiz kalmasına sebep olduğu görüldü.
1971 yılında Apollon mabedine bir görevli memur daha alındı. Bu yeni işe alınan memur daha çok mabedin içinde iş görüyordu. Harabelerin içinde gezenlere yardımcı oluyordu. Akşamüzeri harabelerin içinde gezen varsa, kapanış saati gelince düdük çalarak kapanış vaktini duyurmuş oluyordu. Çok çalışkan, dürüst ve işini iyi yapan bir insandı.
MURAT KAFADAROĞLU
Ey insan neden bu gurur, kibirin?
Nedir enin boyun, ne kadar haddin?
Bir incir tohumu yapabilir mi?
Toplansalar sanatkârın, âlimin.
Acaba kendini ne sanıyorsun?
Neyine güvenip, kabarıyorsun?
Aczini görmüyor, şımarıyorsun.
Yoktan var edeni unutuyorsun. HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Bir kere gözlerini aç.
Şu âleme,
Çevrene bak.
Uzak ve yakında,
Neler görüyorsun?
Sayılamayacak kadar çok, değil mi? HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Herhangi konuda en basit bir iş,
Düşünüp taşınmak ne kadar güzel.
Sevgili kardeşim Atalar demiş;
Düşünüp taşınmak ne kadar güzel.
Uzun veya kısa yola çıkmamdan,
Hem önüne hem arkana bakmadan,
İhtimaller üzerinde bıkmadan,
Düşünüp taşınmak ne kadar güzel. HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Bu dünyaya nasıl geldin?
Evvel yoktun, şimdi varsın.
Ne ararsın, bilir misin?
Düşündün mü be hey insan?
Bu dünyaya nereden geldin?
Sen ne idin, şimdi nesin?
Neler gördün, neler duydun? HABERİN DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN
Son Yorumlar